- Konu Yazar
- #1
İnternette dolaşırken sayısız kez tıkladığımız bağlantıların (hyperlink) neden mavi olduğunu hiç düşündünüz mü? E-postalarda, haber sitelerinde, forumlarda… Nerede olursa olsun linkler çoğunlukla mavi görünür. O kadar alışmışız ki, başka bir renkte gördüğümüzde garipseyebiliyoruz. Peki bu tercih tesadüf mü, yoksa bilinçli bir kararın sonucu mu?
İşte tam da burada işin aslı biraz şaşırtıcı çıkıyor. İnternette karşımıza çıkan o mavi linklerin aslında çok basit, hatta biraz da komik bir hikâyesi var. “Bu renk neden mavi?” diye düşündüyseniz, teknik bir gerekçe beklemeyin; tamamen kişisel bir tercih söz konusu. Geçtiğimiz günlerde bir podcast’e katılan internetin öncülerinden Marc Andreessen, yıllardır merak edilen bu soruya nihayet yanıt verdi ve verdiği cevap, herkesin yüzünde hafif bir tebessüm bıraktı.
İnternetin en bilinen isimlerinden biri olan Marc Andreessen, bugün girişim sermayesi şirketi Andreessen Horowitz’i yönetiyor. “Silikon Vadisi’nin Vaftiz Babası” diye anılan Andreessen, aslında internete ilk adımlarımızı attığımız yılların da mimarlarından. 1993’te geliştirilen Mosaic tarayıcısının ortak yaratıcısı olarak, hem metin hem de görseli aynı sayfada gösterebilen ilk tarayıcıya imza attı. O dönem Mosaic, kısa sürede internetin en popüler kapısı haline geldi. Bugün kendisi tarihe karışmış olsa da, ondan bize miras kalan bazı detaylar hâlâ hayatımızda. Mesela linklerin mavi olması… Artık biliyoruz ki o rengin arkasında Andreessen’in yaptığı basit ama kalıcı bir tercih var.
Bugün hâlâ internette gördüğümüz o mavi linklerin tek sebebi aslında çok basit: Marc Andreessen’in yıllar önce tamamen kendi zevkine göre yaptığı seçim. O gün “mavi olsun” dedi ve işte o karar dijital dünyanın değişmeyen alışkanlıklarından biri olarak hayatımızda kaldı.
Geçtiğimiz günlerde bir podcast’e katılan internetin öncülerinden Marc Andreessen, yıllardır merak edilen bu soruya nihayet yanıt verdi. Mosaic tarayıcısının ortak geliştiricisi ve sonrasında Netscape Navigator’la tarayıcı savaşlarını başlatan Andreessen, “Neden mavi?” sorusuna oldukça doğrudan bir cevap verdi: “Çünkü maviyi seviyorum. Güzel, net bir renk. Bir renk seçmek gerekiyordu.”
Yani yıllardır hayatımızda olan köprü bağlantısı (hyperlink) mavisi, aslında bir adamın paletten rastgele seçtiği bir renkten ibaret. Ne kontrast hesaplaması ne de kullanıcı deneyimi testi… Andreessen’in kişisel zevki bugün milyarlarca insanın gözünün önünde yaşamaya devam ediyor.
Andreessen, sadece linklerin mavi olmasının hikâyesini anlatmakla kalmadı, o dönemde aslında aklında bambaşka bir fikir olduğunu da açıkladı. Meğer en başından beri karanlık modu istiyormuş; çünkü beyaz arka plan gözlerini fazlasıyla yoruyormuş. Fakat o yılların ekran teknolojisi böyle bir özelliği destekleyecek kadar gelişmediği için bu hayalini gerçeğe dönüştürememiş. İşin aslı bugün gözlerimizi rahatlatan “dark mode” yıllar önce düşünülmüş ama hayata geçememiş.
Köprü bağlantısı (hyperlink), internette bir noktadan başka bir noktaya geçiş yapmamızı sağlayan en temel araçlardan biridir. Bir web sayfasında gördüğünüz mavi ve altı çizili yazıya tıkladığınızda başka bir sayfaya yönlendirilmeniz işte bu mekanizma sayesinde olur. Köprüler sadece metinle sınırlı değildir; görseller, ikonlar ya da butonlar da bir hyperlink barındırabilir. Tarayıcıda farenizi bağlantının üzerine getirdiğinizde imlecin el simgesine dönüşmesi, aslında karşınızda bir hyperlink olduğunu gösterir. Yani kısaca söylemek gerekirse, köprü bağlantısı internetin sayfalarını birbirine bağlayan görünmez yollar gibidir.
Bugün internette gezinirken gördüğümüz her şey bize çok doğal geliyor: reklamlar sağda, menüler yukarıda, linkler ise mavi. Ama durup düşündüğümüzde akla basit gibi görünen büyük bir soru geliyor: “Köprü bağlantıları (Hyperlink) neden mavi?” Bu renk seçimi sadece bir tasarım tercihi mi, yoksa dijital kültürün köklerine kadar işleyen bir alışkanlığın ürünü mü? “Köprü bağlantıları (Hyperlink) neden mavi?” sorusunun arkasındaki hikâyeye birlikte bakalım.
Köprü bağlantılarının mavi olması aslında internetin ilk dönemlerine uzanan bir tercih. 1993’te Mosaic tarayıcısının ilk sürümlerinde bağlantılar siyah renkte ve altı çizgiliydi. Ancak 12 Nisan 1993’te çıkan 0.13 sürümüyle birlikte bu değişti: ziyaret edilmemiş bağlantılar mavi, ziyaret edilenler ise koyu mor renkte görünmeye başladı. Bu yenilik kısa sürede Netscape, Internet Explorer ve Firefox gibi diğer tarayıcılara da taşındı. Böylece mavi hyperlink, web kültürünün kalıcı bir parçası hâline geldi ve bugün hâlâ varsayılan renk olarak karşımıza çıkıyor.
Bugün internetin simgelerinden biri hâline gelen mavi renkli köprü bağlantısı (hyperlink) aslında birden bire ortaya çıkmadı. Renkli ekranların yaygınlaşmasıyla birlikte farklı arayüzlerde mavi yavaş yavaş kendine yer bulmaya başladı ve sonunda bağlantıların rengi olarak kalıcılaştı.
1993’te bağlantıların bir anda maviye dönüşmesinin kesin bir açıklaması yok ama farklı teoriler bu tercihi anlamamıza yardımcı oluyor. Kimi uzmanlara göre mavi, dönemin arayüzlerinde sık kullanılan etkileşim rengi olduğu için seçildi. Windows 3.1’de seçili alanların maviyle vurgulanması, kullanıcıların bu rengi “tıklanabilir” olarak algılamasına zemin hazırlamıştı.
Diğer yandan Mosaic’in gri arka planı ve siyah metinleri içinde mavi, göze çarpan ve ayırt edilebilir bir seçenekti. Renkli monitörlerin yaygınlaşmasıyla bu tercih hızla benimsendi ve Netscape ile Internet Explorer gibi tarayıcılarla birlikte mavi hyperlink, web kültürünün değişmez bir parçasına dönüştü.
İnternette dolaşırken gördüğümüz mavi ve altı çizili yazılar ya da üzerine tıklanabilen görseller aslında köprü bağlantılarıdır. Bu bağlantılar sayesinde tek bir dokunuşla başka bir sayfaya, görsele ya da istediğimiz kaynağa geçiş yaparız. Peki bu köprü bağlantıları nasıl kullanılır? İşte yanıtı:
Bir metni ya da görseli tıklanabilir hâle getirip başka bir sayfaya yönlendirmek aslında oldukça basit bir işlemdir. İster bir Word belgesinde ister bir web sayfasında olsun, köprü bağlantısı (hyperlink) eklemek için birkaç adımı takip etmek yeterlidir.
Köprü bağlantısı aynı zamanda bir e-posta adresine de verilebilir. Bunun için “E-posta adresi” seçeneğini işaretleyip adresi ve konu bilgisini girmeniz yeterlidir.
İşte tam da burada işin aslı biraz şaşırtıcı çıkıyor. İnternette karşımıza çıkan o mavi linklerin aslında çok basit, hatta biraz da komik bir hikâyesi var. “Bu renk neden mavi?” diye düşündüyseniz, teknik bir gerekçe beklemeyin; tamamen kişisel bir tercih söz konusu. Geçtiğimiz günlerde bir podcast’e katılan internetin öncülerinden Marc Andreessen, yıllardır merak edilen bu soruya nihayet yanıt verdi ve verdiği cevap, herkesin yüzünde hafif bir tebessüm bıraktı.
Marc Andreessen kimdir?

İnternetin en bilinen isimlerinden biri olan Marc Andreessen, bugün girişim sermayesi şirketi Andreessen Horowitz’i yönetiyor. “Silikon Vadisi’nin Vaftiz Babası” diye anılan Andreessen, aslında internete ilk adımlarımızı attığımız yılların da mimarlarından. 1993’te geliştirilen Mosaic tarayıcısının ortak yaratıcısı olarak, hem metin hem de görseli aynı sayfada gösterebilen ilk tarayıcıya imza attı. O dönem Mosaic, kısa sürede internetin en popüler kapısı haline geldi. Bugün kendisi tarihe karışmış olsa da, ondan bize miras kalan bazı detaylar hâlâ hayatımızda. Mesela linklerin mavi olması… Artık biliyoruz ki o rengin arkasında Andreessen’in yaptığı basit ama kalıcı bir tercih var.
Bugün hâlâ internette gördüğümüz o mavi linklerin tek sebebi aslında çok basit: Marc Andreessen’in yıllar önce tamamen kendi zevkine göre yaptığı seçim. O gün “mavi olsun” dedi ve işte o karar dijital dünyanın değişmeyen alışkanlıklarından biri olarak hayatımızda kaldı.
Marc Andreessen "Neden mavi?" sorusunu yanıtladı

Geçtiğimiz günlerde bir podcast’e katılan internetin öncülerinden Marc Andreessen, yıllardır merak edilen bu soruya nihayet yanıt verdi. Mosaic tarayıcısının ortak geliştiricisi ve sonrasında Netscape Navigator’la tarayıcı savaşlarını başlatan Andreessen, “Neden mavi?” sorusuna oldukça doğrudan bir cevap verdi: “Çünkü maviyi seviyorum. Güzel, net bir renk. Bir renk seçmek gerekiyordu.”
Yani yıllardır hayatımızda olan köprü bağlantısı (hyperlink) mavisi, aslında bir adamın paletten rastgele seçtiği bir renkten ibaret. Ne kontrast hesaplaması ne de kullanıcı deneyimi testi… Andreessen’in kişisel zevki bugün milyarlarca insanın gözünün önünde yaşamaya devam ediyor.
Andreessen, sadece linklerin mavi olmasının hikâyesini anlatmakla kalmadı, o dönemde aslında aklında bambaşka bir fikir olduğunu da açıkladı. Meğer en başından beri karanlık modu istiyormuş; çünkü beyaz arka plan gözlerini fazlasıyla yoruyormuş. Fakat o yılların ekran teknolojisi böyle bir özelliği destekleyecek kadar gelişmediği için bu hayalini gerçeğe dönüştürememiş. İşin aslı bugün gözlerimizi rahatlatan “dark mode” yıllar önce düşünülmüş ama hayata geçememiş.
Köprü bağlantısı (Hyperlink) ne demek?

Köprü bağlantısı (hyperlink), internette bir noktadan başka bir noktaya geçiş yapmamızı sağlayan en temel araçlardan biridir. Bir web sayfasında gördüğünüz mavi ve altı çizili yazıya tıkladığınızda başka bir sayfaya yönlendirilmeniz işte bu mekanizma sayesinde olur. Köprüler sadece metinle sınırlı değildir; görseller, ikonlar ya da butonlar da bir hyperlink barındırabilir. Tarayıcıda farenizi bağlantının üzerine getirdiğinizde imlecin el simgesine dönüşmesi, aslında karşınızda bir hyperlink olduğunu gösterir. Yani kısaca söylemek gerekirse, köprü bağlantısı internetin sayfalarını birbirine bağlayan görünmez yollar gibidir.
Köprü bağlantısının (Hyperlink) mavi olması fikri nereden çıktı?

Bugün internette gezinirken gördüğümüz her şey bize çok doğal geliyor: reklamlar sağda, menüler yukarıda, linkler ise mavi. Ama durup düşündüğümüzde akla basit gibi görünen büyük bir soru geliyor: “Köprü bağlantıları (Hyperlink) neden mavi?” Bu renk seçimi sadece bir tasarım tercihi mi, yoksa dijital kültürün köklerine kadar işleyen bir alışkanlığın ürünü mü? “Köprü bağlantıları (Hyperlink) neden mavi?” sorusunun arkasındaki hikâyeye birlikte bakalım.
Köprü bağlantılarının mavi olması aslında internetin ilk dönemlerine uzanan bir tercih. 1993’te Mosaic tarayıcısının ilk sürümlerinde bağlantılar siyah renkte ve altı çizgiliydi. Ancak 12 Nisan 1993’te çıkan 0.13 sürümüyle birlikte bu değişti: ziyaret edilmemiş bağlantılar mavi, ziyaret edilenler ise koyu mor renkte görünmeye başladı. Bu yenilik kısa sürede Netscape, Internet Explorer ve Firefox gibi diğer tarayıcılara da taşındı. Böylece mavi hyperlink, web kültürünün kalıcı bir parçası hâline geldi ve bugün hâlâ varsayılan renk olarak karşımıza çıkıyor.
Mavi rengini ilk kim kullandı?
Bugün internetin simgelerinden biri hâline gelen mavi renkli köprü bağlantısı (hyperlink) aslında birden bire ortaya çıkmadı. Renkli ekranların yaygınlaşmasıyla birlikte farklı arayüzlerde mavi yavaş yavaş kendine yer bulmaya başladı ve sonunda bağlantıların rengi olarak kalıcılaştı.
İlk örneklere baktığımızda şunları görüyoruz:
- 1987 – WWW’nin ilk yılları: Tamamen siyah-beyaz arayüzler vardı, mavi kullanılmıyordu.
- 1990 – Windows 3.0: 16 renk desteği sunulmasına rağmen bağlantılar hâlâ siyah renkteydi.
- 1991 – Gopher Protokolü: Yeşil metin üzerine kurulu bir sistemdi, maviye yer verilmemişti.
- 1991 – Renkli HyperCard: Bazı arayüzlerde mavi vurgular görülmeye başladı, ama bağlantılar hâlâ siyahtı.
- 1992 – ViolaWWW: Bağlantılar altı çiziliydi fakat siyah renkteydi.
- 1993 – Mosaic: 23 Ocak’ta çıkan Mosaic, bağlantılara mavi rengini veren ilk tarayıcı oldu. Bu tercih kısa sürede webin standartlarından biri hâline geldi.
Peki neden mavi köprü bağlantısı?
1993’te bağlantıların bir anda maviye dönüşmesinin kesin bir açıklaması yok ama farklı teoriler bu tercihi anlamamıza yardımcı oluyor. Kimi uzmanlara göre mavi, dönemin arayüzlerinde sık kullanılan etkileşim rengi olduğu için seçildi. Windows 3.1’de seçili alanların maviyle vurgulanması, kullanıcıların bu rengi “tıklanabilir” olarak algılamasına zemin hazırlamıştı.
Diğer yandan Mosaic’in gri arka planı ve siyah metinleri içinde mavi, göze çarpan ve ayırt edilebilir bir seçenekti. Renkli monitörlerin yaygınlaşmasıyla bu tercih hızla benimsendi ve Netscape ile Internet Explorer gibi tarayıcılarla birlikte mavi hyperlink, web kültürünün değişmez bir parçasına dönüştü.
Köprü bağlantısı (Hyperlink) nasıl kullanılır?

İnternette dolaşırken gördüğümüz mavi ve altı çizili yazılar ya da üzerine tıklanabilen görseller aslında köprü bağlantılarıdır. Bu bağlantılar sayesinde tek bir dokunuşla başka bir sayfaya, görsele ya da istediğimiz kaynağa geçiş yaparız. Peki bu köprü bağlantıları nasıl kullanılır? İşte yanıtı:
Köprü bağlantıları farklı şekillerde kullanılabilir:
- Metin bağlantıları: En yaygın kullanılan türdür. “Buraya tıkla” ya da belirli bir kelime üzerine eklenen linkler bu gruba girer.
- Görsel bağlantılar: Fotoğraf ya da ikon gibi görsellerin üzerine eklenen köprülerdir. Görselin üzerine tıklayınca ilgili sayfaya yönlendirir.
- URL bağlantıları: Doğrudan yazılmış web adresleridir. Kullanıcılar bu adresi tıklayarak siteye geçiş yapabilir.
- Klavyeyle kullanım: Fare olmadan da köprüleri takip etmek mümkündür. Örneğin “sekme” tuşuyla sayfadaki bağlantılar arasında gezilebilir, “enter” tuşuyla seçilen bağlantı açılabilir.
Köprü bağlantısı (Hyperlink) nasıl verilir?

Bir metni ya da görseli tıklanabilir hâle getirip başka bir sayfaya yönlendirmek aslında oldukça basit bir işlemdir. İster bir Word belgesinde ister bir web sayfasında olsun, köprü bağlantısı (hyperlink) eklemek için birkaç adımı takip etmek yeterlidir.
Köprü bağlantısı vermek için yapılması gerekenler:
- Bağlantıya dönüştürmek istediğiniz metni ya da görseli seçin.
- Menüden “Ekle” sekmesine gidin ve “köprü” (hyperlink) seçeneğine tıklayın.
- Açılan pencerede bağlantının yönleneceği web adresini (URL) “adres” kısmına yazın.
- Dilerseniz kullanıcıya ipucu göstermek için “ekran ipucu” alanını doldurun.
- Bağlantıyı kaydedin ve ardından Ctrl tuşuna basılı tutup tıklayarak (Mac’te ⌘Cmd) bağlantıyı test edin.
Köprü bağlantısı aynı zamanda bir e-posta adresine de verilebilir. Bunun için “E-posta adresi” seçeneğini işaretleyip adresi ve konu bilgisini girmeniz yeterlidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.